shutterstock_399217711

Yaşam felsefesini yemek üzerine kurmamış insanlar mutfakta başarılı olamaz.

Bu koşul, ister meslek (aşçılık) ister hobi olarak yapın; birinci koşul “severek” yapmanızdır. Aynı zamanda yemek yemeği seviyor olmalısınız.

Mutfak sabır işidir; bir yemeğin pişme süresi 10 dakika ile 2 saat arasındadır. Yapacağınız yemeğe bağlı olarak; daha uzun da sürebilir, daha kısa da olabilir. Yapılış, malzemelerinin hazırlanması çok kısa sürelerde meydana gelmez. Bu sürecin öncesinde alışveriş vardır. Alışveriş listeleri kaçınılmazdır. Uzun uzun listelerde, tüm ayrıntıları ile malzemeler yer alır. Tabi bu işte usta olanlar,  gerekli olan malzemenin eksikliğinde alternatif başka bir malzeme kullanabiliyor. Pratik bir durum. Hem de oldukça pratik. Zamandan kazandırıyor.

3dc49181gy1fi265tly7hj20hs09wdje

İlk yemek yaptığınız anı hatırlıyor musunuz?

Mutlaka hepimiz yapacağımız yemeğin malzeme listesini hazırlamışızdır. Alışverişe çıkmadan önce defalarca kontrol etmiş, aldıktan sonra eksik bir şey var mı diye de tekrar göz atmışızdır. En son yapılışı da defalarca okumuşuzdur. Yapılacak yemeğin  sırasını kaybetmemek için numaralandırma yapmayan yoktur sanırım. İşlemi ince bir titizlikle sıra ile yapmaya çalışırsın. Eğer çok sakar ya da şaşkın değilseniz; her şey yolunda gider. Fakat panik olur da sırayı kaçırırsanız (içten bile değil)mutlaka kaçırırsınız. Bir kere eksik malzeme ya da yanlış zamanda konulmuş bir malzemenin her şeyi nasıl aksiye doğru götürdüğünü görürsünüz. Evet, her şey kontrolden çıkar. Giderek kötüleşir. Doğal olarak, sonuç pek sevimli olmaz. Şayet, siz de kolay pes etmeyenlerdenseniz, yapmaya vakit kaldıysa hala yeniden  başlayarak yapabilirsiniz.

Tam tersi bir durum olarak, tüm süreci doğru yönetti iseniz; ilk yapmış olduğunuz yemek yapılmış ve bitmiş olur.  “Başardım” duygusu ile birlikte  kendinizle gururlanmaya başlarsınız. Esas insanlar tatmaya başladıklarında; “ harika olmuş” demeleri ruhunuzu okşar. Ve bu gururla dersiniz ki, “ben size daha ne yemekler yaparım”. ( Bu sözü söylerken bulursunuz kendinizi)

Türk yemek kültüründe, Osmanlı mutfağı ve diğer kültürlerin harmanlanması şeklinde yaşıyoruz. Nasıldır? Öncelikle misafir ağırlama ve ailecek yenilen yemekler, kültür yapımızın en önemli özelliğidir. Diğer toplumlarda, birlikte olma anlayışı çok düşüktür. Daha bireysellik, tek başınalık söz konusudur. Türk kültüründe, zengin bir masa hem kahvaltı hem de akşam yemeklerinde önemlidir. Masa süsleme, ara sıcak ve soğuk mezeler masaya serpiştirilir; ana yemek servis edilir. Çorba, ana yemek, pilav ve et en son tatlı ikram edilir.

Kahvaltılar da akşam yemeklerini aratmayacak zenginliktedir. Börekler, simitler el yapımı ya da pastaneden olabilir. El yapımı yiyecekler daha kıymetlidir. Peynir çeşitleri, zeytin, yağ, bal, reçel olmazsa olmazdır. Salam ,sucuk, sosis gibi  tercihlerimizde var.  Yine süt ve yumurta tercih edilirken, meyve sularını da atlamamak lazım. Kimi ülkelerde zeytin, peynir kültürü yokken, kimi ülkelerde de yumurta tercih ediliyor. Sözgelimi; omlet ve krep gibi…

En zengin mutfak Türk mutfağı diye söylemiş olsak, pekte abartmış olmayız. Çay ve kahve kültürümüz ise; bambaşka.

İçecek kültüründe çayın yanına bisküvi, neskafenin yanına kurabiye ya da kek, Türk kahvesinin yanına yakışan ise; lokumdur.

Lokum, dünyaca tanınan tatlılarımızdandır. Geleneksel bir lezzettir. Geleneksel ve tanınmış olması nedeniyle aynı zamanda çok iyi bir iletişim aracı. Nasıl diye sorduğunuzu tahmin ediyorum. Şöyle ki, yurtdışı seyahatlerimizden birinde, çok değerli bir dostum  (yanında lokum getirmişti). Lokumu kime ikram ettiysek; büyük ilgi gösterdi. Bu onlarla sohbet etmek için, harika bir ortam yaratıyordu. Tanışma garantili.

Sizce en geniş ve zengin mutfak hangi ülkede? Siz hangi yörenin etli yemeğini ya da tatlısını seversiniz?

Yemek yapmak size ne hissettirir? Ya yemek yemek nasıl geliyor? Yaşamak için mi yoksa yemek için mi yaşarsınız? Bu soru aslında kilit bir soru; çünkü hayata bakışınızı anlatıyor. Yaşamak için yemek yiyenler genellikle yemek yapmayı da pek sevmiyor. Peki, sizce hangisi?

 Hem gezip hem değişik lezzetler tadan gurmeler çok şanslı!

cats

Geziler sayesinde değişik kültürleri tanıyabiliyor olmak doğrusu çok heyecan verici. Sözgelimi; yemek kültürü hem ayrıştırıyor hem de birleştirebiliyor. Bazı ülkelerin benzer malzemelerle benzer yemekler yapması bana çok ilginç geliyor. Anadolu’da yokluktan dolayı yapılan pratik yemekler, bir bakmışsınız Doğu’da başka bir isimle sunulmuş. Küçük değişiklikler, farklı lezzetlerin ortaya çıkmasına sebep olduğunu fark ediyorum.

Bir de ülkeler arası benzerlikler ya da ufak farklılıklar var. Sözgelimi; İtalya’nın pizzası, Türkiye’nin lahmacunu, lezzetleri farklı ama ikisi de kendi ülkelerinde popüler. Hamuru, kıyması ve yapılışları farklı da olsa her ikisini de sevebilirsiniz. Ya da sevmeyebilirsiniz de.

Yağın cinsi, kalitesi yemeğin lezzetini etkiler. Fakat farklı lezzetlere açık olmazsak; yiyecekleri karşılaştırma fırsatımız olmaz öyle değil mi? Siz ne düşünüyorsunuz? Değişik lezzetler sever misiniz?

2 (6).jpg

Hobi edinmek, farklı deneyimler edinmek istiyorsanız; yemek kursları, pasta kurslarını denemenizi öneririm. Yemek yapmak kesinlikle bir sanattır. Elinizin lezzetli olması bir şanstır. Bazen tüm malzemeleri eksiksiz yaparsınız buna rağmen lezzetli olmaz. Bu tamamen şans ve el lezzetli ile ilgilidir. Doğru malzeme, doğru zamanlama!

Şunu itiraf etmem gerekir ki, mutfakta saatler harcamak ve her gün bu işi yapmak çok yorucu. Ben yemek yemeyi sevenlerdenim. Böyle olmasına karşın mutfakta saatler harcamayı sevmiyorum. Bütün günü çalıyor gibi geliyor. Fakat arada tatlı, tuzlu ne yapıyor olursam olayım; o kısa zaman, bir günlük mutfak macerası hoşuma gidiyor. Eminim, benim gibi hisseden ve düşünenler vardır.

Mutfakta olmak, yemek yemek ya da yapmak hayatın en güzel renklerinden biri! Yeni lezzetler, yeni yerler ve yeni insanlar tanımak lazım der; yazımı bitiririm:)

Sevgiler

Emel Baykara