Gaye ile ortak gittiğimiz bir workshop’ta tanıştık. Sosyal medyada birbirimizi takip etmeye başladık. İkimizde blog yazarlığı yaptığımız için, aldığımız eğitimler, kitaplar ve yazdığımız yazıları rahatlıkla görebiliyorduk. Yazılarını severek takip ettiğim Gaye’nin televizyonda röportaj vermesi ve bloğunun dışında mecmualarda da yazması dikkatimi çekti. Ve bir blog yazarı olarak röportaj yapmak istediğimi söylediğimde olumlu karşılık verdi ki, buna çok sevindim.

Yaz dönemi olduğu için, buluşmamız yaz sonu ancak gerçekleştirebilmiştik. Haliç kenarında oturup, kahveleri söyledik. Röportaj öncesi biraz sohbet ettik. Çok keyifli, doğal ve içten bir kadın. Mütevazı biri aynı zamanda.
İlk sorum, kendisi ile ilgili olacaktı. Genellikle bu tarz sorular,pek sevilmez ama o kocaman bir gülümseme ile anlatmaya başlamıştı.
Kısaca kendinden bahseder misin?
Gaye Elmas Ünver, 36 yaşımı yeni bitirdim. Çanakkale, Bigalı bir Çerkez’im. Yıldız Teknik Üniversitesi restorasyon bölümünü okudum. Hala Açık öğretim kamu yönetimi okuyorum. Bitirmek üzereyim. Son beş senedir de Psikoloji- okur yazarlığı üzerine, psikolojinin çeşitli alanlarıyla ilgili seminer, konferans, sertifikalı, sertifikasız eğitimler; uzmanlarla yapılan toplantılara devam ediyorum. Bu konuda çok okuma yapıyorum. Hem kendi kişisel gelişimimle ilgili hem de akademik kaynaklardan doğru bilgiler edinmeye çalışıyorum. Evliyim, bir oğlum var. Blog yazıyorum. İnstagram kullanıyorum hatta bloğa göre daha fazla kullanıyorum.
Yazılarını paylaşıyorsun değil mi?
Evet, instagramdaki bazı yazılarımı blogada geçiriyorum. Orada mevcut. Ama şu ara blogta çok aktif değilim. Daha sonra aktifleştireceğim.
Kahve ile ilgili bir paylaşımın olmuştu; “gerçekten çok beğendim” diye belirtme ihtiyacı duydum.
Evet o yazım çok beğeni aldı.Özelden de çok tebrik eden oldu. Aşk herkesin hayatına dokunuyor, hepimizin yarası değil mi? Yok diyenin bile hüzünlü bir aşk hikayesi olmuştur diye düşünüyorum. Biraz acı olmadan aşk da yaşanmıyor zaten. O yüzden o yazım bir çok kişinin beğenisini kazandı sanırım.
Eğitimler alıyorsun, kitap okumayı seviyorsun hangi tür kitaplar okuyorsun? Önerin var mı?
Daha çok psikoloji kitapları okuyorum. Sevdiğim yazarların başında Türklerden Engin Geçtan, Nihan Kaya, Yankı Yazgan gibi. yabancılarda Alice Miller…
Kitap ismi versen?
“İnsan olmak” Engin Geçtan, “Yetenekli çocuğun dramı” Beden Asla Yalan söylemez”, bir de “Beden asla yalan söylemez” Alice Miller. “iyi aile yoktur” Nihan Kaya. Her yetişkinin okuması gerektiğine inanıyorum. Hayatıma katkıda bulunan kitaplar, üç kere filan okumuşumdur. Her okuduğumda altını çizmediğim yerleri yakalayıp farklı şekillerde yakaladığım çok olmuştur.
En sevdiğin yazar kim diye soracağım ama zaten cevapladın; Engin Geçtan ve Alice Miller. Nelerini sevdin peki?
Engin hoca, insanın doğası, ruhu, zihni arasında muhteşem bağlantılar veriyor. İnsanı insana güzel anlatıyor. Beni en çok etkileyen bu yönü oldu.
Bu okumalardan sonra kendini ifade etmen yazıyla oldu, yazı olayına nasıl başladın? Bloga geçmen nasıl oldu?
Blog yazarlığı değil ama yazı olayı ilkokul ikinci sınıfta başladı; okumayı yazmayı öğrendikten sonra. Hatta öncesinde 4-5 yaşlarında yazmaya çalışmışım, resimlerle annemin yemek defterini doldurmuşum. Oralarda başladım. Herkesin doğasında kendini ifade etme şekli vardır. Birileri tasarım yapar, birileri resim yapar, birileri konuşur, birileri müzikle kendini ifade eder. Ben yazı yazanlar grubuna dâhil olmuşum. Her zaman konuşmayı sevdim ancak konuşmanın yetersiz olduğu durumlarda yazının gücüne hep inanmışımdır. Anılarıma baktığım zaman öfkelendiğimde, üzüldüğümde bunu yazıya döktüğümü görüyorum. Yıllar içinde gelişti, ergenlik döneminde daha az okudum ancak üniversite hayatı ile tekrar başladı. 8 yıldır da okumayı hayatımın olmazsa olmazı haline getirdim.
Blogta yazma olayın peki?
6 Sene önce bloğu açtım. Açtığım dönem çok popülerdi. Herkes ünlendi filan bana da bir heves geldi. 4-5 yazı yazıp arkadaşlarıma duyurdum. Onlar baktılar, okudular beğendiler. Facebook’un çıkma zamanlarına denk geliyor. Hemen hemen aynı zamanlardı. Çevrem destekler beni. Blogu açtıktan sonra kısa zaman kullandım. İnstagramda ve kimselerin bilmediği defterlerde devam ettim 🙂 Burada tabi bir gülümsedik.
Yazıda bir tür seçtin mi?
Hayır, açıkçası. Kitap çıkarmadan kendime yazar diyemiyorum. Yazmayı seven insan diyebilirim. Blog yazarlığı, sosyal medya yazarlığı olabilir. Blog yazarlığı için de detaylı bir çalışma yapmıyorum. Doğal resimler ekleyip, düz yazılarımı koyuyorum.
Bloğunun dışında farklı mecralarda yazdın mı?
Evet, geçen sene Nihan Kaya’nın atölyesine katılmıştım. Orada çocukluk anılarım, annelik anılarım, çocuğumla ilişkim hakkında söylediğim birkaç şey vardı. Nihan Hanımın çok hoşuna gitti, Nihan Hanımda kitap hazırlığında idi; “iyi aile yoktur” kitabın adı. Bu kitaba bahsettiğimiz konuları dâhil etmek istediğini söyledi. O kısımlarla ilgili anlatıları bizzat kendim yazdım ve böylece yayınlanmış oldu. Kendi ismimle yayınladı. Daha sonra “ İyi toplum yoktur” kitabında da kullanıldı. İlkinde daha yoğun, ikincisinde daha az kullanıldı.
Akşam gazetesinde bir yazım çıktı. Psikoloji eğitimi alırken, ilişkiler üzerine de eğitim aldım. Oradaki bilgilerimi derledim topladım. Evlilik ve aşkla ilgili konuya değindim. Şimdi bir web sitesinde özel bir magazin sitesinin yazarlar bölümünde kadınlarla ilgili bir yazı hazırladım; oradan bir yanıt bekliyorum. Bir yer bulunursa o da yayınlanacak. Birkaç çalışmam oldu bunların devamını getirmeyi düşünüyorum. Kitapla paralel böyle çalışmalarda olacak.


Televizyonda sana özel küçük bir röportaj yapıldı değil mi?
Evet, kitapla ilgiliydi. Bu yazı çalışmalarım o sektörde bazı kişilerin dikkatini çekti. Bunun akabinde bir teklif geldi, onu da değerlendirdik. Televizyonda küçük bir röportaj yaptık, kitabın çıkacağı ile ilgili duyuruyu yaptık.
Yazıda neyden ilham alırsın?
Herşeyden.
Hayata dair yazdığın için elbette.
Evet. Bazen bir sokak köpeği, bazen bir çiçek, deniz kenarında bir martı.
Çok güzel bir kitap olacak inanıyorum. Hayatın içinden…
Umarım. Yani elimden geleni kitapta göstermeyi düşünüyorum. İnşallah okuyanların hoşuna gider. Birilerinin hayatına temas eder. Aslında hepimizin zamanı, hayatı, ilişkileri, mekanı farklı ama insan denen canlının temel duyguları aynı. O duyguların varlığı ve yokluğunda hissettikleri aynı olabiliyor. Bu noktada birçok insanla aynı yolda yürüdüğümü fark edeceğimi düşünüyorum.
Peki, yazıların ve fikirlerinle ilgili desteklendiğini düşünüyor musun?
Evet, profesyonel olan kişilerle pek bağlantım yok, hayranı olduğum çok insan var, tanışabilme şansına sahip olduğum az insan var. Ama kitabına paragraflar verdiğim Nihan Hanımın bana söylediği çok güzel bir cümle vardı. O benim yazı aşkımı tetikledi.
Birilerinin hoşuna gider mi? insanlar ne düşünür? Biraz eleştirilme kaygısı duyuyordum. Ailemle ilgili bir şeyler yazacağım zaman; aman “ailemle ilgili bir şeyi” ifade ederken, bir şeyleri belli ederim de onları üzer miyim diye düşünüyordum. Sonra Nihan Hanım bana şöyle dedi;
“Gaye Hanım, çocuğunuz ve kendinizle ilgili özellikle çocukluğunuzla ilgili elinizde çok güzel şeyler var, malzemeler var. Bence yazmalısınız, oralardan çok insan pay ve fayda çıkaracaktır. Bir çocuğun hayatına dokunmanız bile bir yetişkini üzmenizden, üzme korkunuzdan çok daha önemlidir. Hani yetişkinler bir şekilde üzüntülerle ya da kırılmışlıklarla baş edebilir ama sizin çocuğunuzla, çocukluğunuzla ilgili anlattığınız bir şey bir anne hatasını fark ederse, siz bir çocuğun hayatına çok güzel dokunmuş olacaksınız. Bu yüzden yazmalısınız” dedi. Tabi bunu çok daha güzel ifade etti. Bu konuda ailem, oğlum ve eşim, bana bu konuda çok destekler. Yakın arkadaşlarım, sosyal çevrem… Genelde hayat içinde kadınlar arası ilişkilerde çokça rekabet ve kıskançlık gözlemliyorum. Ben bu konuda kötü bir şeyle karşılaşmadım bugüne kadar, çok şanslıyım. İlerde ne olur bilmiyorum. Etrafımda hep beni destekleyen insanlar oldu. Bu her zaman benim için kıymetli oldu. Bu yolda da her zaman bana katkı sağlayacağına inanıyorum.
İdealler yolunda en çok destekçin kim oldu? Yol arkadaşın kim?
Beni bu kadar güzel ifade etmeye iten aslında oğlumun bana olan sevgisi ve desteği oldu. Anne olmak herkesin hayatına fazla şey katar ama oğlum bana önce kendimi sonra kendisini bulma şansı tanıdı. O kapıyı araladı. Ne mutlu ki ben de o cesareti taşıyormuşum. O kapıyı açtım. Önümdeki yoldan yürüyorum.
Blog yazılar, fikirler,idealler derken toplumsal mesaj kaygın var mı? Mesaj vermeliyim mutlaka der misin?
Açıkçası yok. Bazen hislerim öyle gidiyor. Her zaman değil. Her zamanda insanlara bu böyle yanlış yapılmamalı, bu doğru, bunu böyle yapmalıyız gibi bir bilgiçlik taslama düşüncesinde olmadım. Birinin yazısını okuduğumda ben de kendimi iç hesaba çekiyorum. Bir yerlere dokunduysa, bir yerlere temas ettiyse; ne yapıyorum, ne yapmalıyım diye düşündüğüm oluyor. Bazen mesaj içeriyor olabilir.
Bir blogger olarak, toplumsal konulara daha çok değinmeyi düşünüyor musun?
Benim olayım yetişkinlerle değil. Ben daha çok çocuklarla ilgili konuları önemsiyorum. Çünkü değerli Doğan Cüceloğlu hocamızın o harika sözünü çok seviyorum “çocukluk insanın anavatanıdır”… Tabi ki buna ek hayata dair tüm konulardan besleniyor ve yazıyorum.
Daha çok çocuklarla ilgili olabilir diyorsun?
Evet.
Peki, blogger olarak böyle bir misyon taşıdığını düşünüyor musun?
Son beş-altı yıldır yazdıklarıma, kendi arşivime bakıyorum, kendi gelişimimi takip etme adına. Şu yıllarda nasılmış, bugün nasılım diye baktığımda gördüğüm, dikkatimi çeken şey, Her zaman insanın İlk meselesinin kendisi olduğuna inanıp, hep o yoldan gitmişim. Benim yazılarımda sıkça kendinizle karşılaşabilirsiniz.
Kendimden yola çıkarak kalplere dokunuyorum diyebilirsin sanırım.
Öyle diyorum.
Misyonum yok, kendimi anlatıyorum diyorsun sanırım?
Kendimi anlatıyorum ama her insanın önce kendisini anlaması gerektiğini anlatıyorum. Çünkü her şeyin merkezinde biz varız.
Yaratıcılıkla aran nasıl?
Fena değil. Aşırı yetenekli biri değilim.
Yazarlar yazarken tıkanma yaşar, yazamadığında neler yaparsın?
Öyle sorunlar yaşadığım oluyor. Hiçbir şey üretmediğim zamanlar oluyor. Bir donma durumuna geçtiğim oluyor. Önce kendime müsaade ediyorum, o durgunluğu yaşamak için. Ondan sonra neden yaşadığımı çözmeye çalışıyorum. Bir şey mi tetikledi? Geçici bir süre olduğunu biliyorum. Akışına bırakıyorum.
Defter, kalem, bilgisayar hangisi?
Defter ve kalem derim.
Başarı senin için ne ifade ediyor?
Kendimi yeterli hissettiğim her zaman başarılı olmuşumdur diye bakıyorum. Bir seviye belirlemiyorum memnunsam, içime sindiyse, benim için yeterliyse başarılıyımdır.
Başarılı bir blogger mısın?
Henüz değilim daha yolum var. Daha yapmam gereken şeyler var.
Peki, bu konuyla alakalı bir hedefin var mı?
Her an bir şeyler öğreniyoruz. Kendime öğrenmekten asla vazgeçmemeyi hedefledim. İlgilendiğim konular ve alanlar için, doğru kaynaklardan, doğru kişilere ulaşıp doğruyu edinmek hedefim.
Takipçi sayısı senin için önemli mi?
Önemli değil. Açıkçası kitabımı yazdığım zamanda herkes okusun beğensin diye yazmayacağım. Ben hayalimi gerçekleştirmiş olacağım. Benim hayalimde bana eşlik etmek isteyenlerde benimle olacaklar.
Sence nasıl popüler bir blogger olunur?
Çevre genişliğiyle ilgili olduğunu düşünüyorum.
Yazıların etkin olması önemli değil mi?
İlgili mecmualardan ne kadar çok kişi tanırsan oralara ulaştırabiliyorsun. Evde yazdığım blogla kendi yakın çevreme yayınladığım şeylere, daha fazla insanlara ulaştırdığım durum aynı olamaz. Günümüzde reklam da oldukça önemli ve etken. Youtube çok yaygın. Ben de bunu planlıyorum. Daha hızlı gelişiyor süreç.
Blogta yazmak isteyenlere önerin neler olurdu?
Yazmak isteyen yazsın, içinden geldiği gibi yazsın. Bazen eleştirilecekler, farklı görüşler önlerine gelecek. Önemsemesinler demiyorum, önemsesinler ancak kendilerini yıpratmasınlar. İçlerinden geldiği gibi yapsınlar. Yazı duygulardan ve akıldan oluşuyor, el sadece onlara eşlik eden bir uzvumuz. O yüzden bu iki yeri, hiçbir şeyle kirletmesinler. Elleri de durmaz o zaman. Bunu söyleyebilirim.

Hemcinslerimize güzel bir örnek olduğumuzu düşünüyorum. Hem burçtaşız, hem hikayemizin paralel gittiğini düşünüyorum. Ortak noktamız çok, benzer yeteneklerimiz var. Birbirimizi destekleyici, hasetsiz, yapıcı bir şekilde yaklaşmamız benim hayatımda güzel bir renk oldu. Ben tüm hemcinslerimize, rekabet etmek yerine birbirimizi desteklememiz gerektiğini söylüyorum. Biz birbirimizi kategorize etmezsek, kimse bizi kategorize edip, zarar da veremez. Kadınla ilgili bir çok yaramız var yine tedavisi kadınlarda. Bize çok iş düşüyor. Bunların farkına varmamız gerekiyor, herkese sevgimi ve saygımı gönderiyorum. Bu konuda da bizi örnek almalarını diliyorum. Ben teşekkür ederim güzel, keyifli sohbet için…
Gaye’ye ulaşabilmeniz için blog adresini aşağıyaya yazıyorum.