Yazmanın ve okumanın iyileştirici gücüne inanıyorum. Yazarak insan kendini ifade etme fırsatı bulur. Duygular, düşünceler, hayaller ortaya çıkar.  Peki, okumak nasıldır? Yazmak kadar iyileştirici midir? Niçin okuma ihtiyacı duyarız? Okuduğumuz kitaplarda ne ararız?

 En çok hangi konularda yazılıyor? Hangi kitaplar okunuyor? Kişisel gelişim kitaplarının yanı sıra ‘spritüal’ denilen kitaplar da okunuyor sonrasında romanlar, öyküler ve benzeri türler. Peki, neden bu kitaplar daha popüler? Çünkü hepimiz ruhumuzdaki boşlukları doldurmak istiyoruz. Kayıp parçamızı arıyoruz. Tabi, şöyle bir gerçeklikte var: Herkes arayışını Kitap’ta bulmuyor. Kimileri bağımlılık geliştirdiği alışkanlıklarda, kimisi bir arkadaşı ile dertleşmekte, kimisi de bambaşka yerlerde.

Hayal etmek, umut etmek insanın hamurunda var. Umut olmadan yaşama tutunamıyoruz. Hayalsiz yapamıyoruz. Fakat o belirsiz beklentinin varlığı bizi rahatsız ediyor. Can sıkıcı elbet! İnsanlar, beklentilerinin yerini bulmamasından o kadar çok yılmış ki, hayal etmekten uzaklaşmış. Hayal edemeyecek kadar uzak ‘bazı şeyler’ diye düşünüyorlar.

“Nedir o, bunca zamandır olduramadığın?” Cümleyi okurken, beyninde dolansın, bırak! Bir cevap arama, kendiliğinden gelsin yanıtı… Niye olmadılar?

“Neyi olduramadın?”

Seni bir yere götürmeyen nelerle oyalandın acaba? Telaş, çaba, koşturma gerçek miydi? En önemlisi gerekli miydi?

Gerçekten ihtiyacın olan şey ’in ne olduğunu biliyor musun?

Belki de  ihtiyacın olan şey;  “güven” değildir.

“Hayallerini yaşama cesaretidir”.   Nedir mesela senin hayalin?

“Cesaret” kelimesi çok güçlü, enerjik bir kelimedir. Ce-sa-re-t, ce-su-r, cü-rr-et / etmek…  Heceleyerek söylediğiniz zaman bile güçlü bir tılsım haline geliyor. Tekrar ettikçe kelimeyi, beyninizde yer etmesini sağlıyorsunuz.

“İste, hayal et ve al!”  Çok güzel değil mi? İstemenin gücünden bahsediyorum; İstemeye ve almaya cüret et!

Sor kendine şu soruyu:

“Beni, istediğim hayatı yaşamaktan alıkoyan nedir?”

Zihnin, düşüncelerin ve inançların seni kendi yolundan alıkoyar.  “Peki, bunu değiştirmen için neler mümkün?”

Tutunduğun ve sana faydası olmayan düşünceleri bırakmak. Bunları tespit et! Ve bir kağıda yaz. Yaz ki, şifa bul.

Bunca zaman hep böyle düşündüm diyebilirsin; ‘bırak!’  İşe yaramayan ne varsa…

Davranışlarının sonuçlarını kabul et! Düşüncelerinin yarattığı bir dünyanın içinde yaşıyorsun. Ne ürettin, ne hissettin ise, onu gördün, onu yaşadın. Değer görmediğini, haksızlığa uğradığını belki de sevilmediğini düşündün. Emin ol, öyle oldu! Zihnin sana oyunlar oynadı. Ve sen ona inanmayı seçtin! Sana ait olmayan, DNA’dan, geçmişten, çevrenden gelen olumlu ve olumsuz düşünceleri kabul ettin.

‘İmkânsız’ dediler. İmkânsız olduğuna inandırıldın. Etiketlediler ‘beceriksiz’ diye. Senin yukarı çıkmana izin vermediler. İnandın. İnandıkça öz benliğinden,  mükemmellikten uzaklaştın. Ve onların etiketlediği ‘kişi’ oldun.  Kendine dönmek bu yüzden daha da zor geldi. Bütün bunlardan sıyrılman mümkün! İmkânsızı “imkânlı”  yapman mümkün.

” Ya-pa-bi-lir-sin! “

Tek bir doğru yok, tek bir kural! Yaşam renkli bir tuval… Kalem senin, yaşam senin!   “Sen ne çizmek istersin?”

Haydi, yolu çiz!

Şebnem Ferah’ın dediği gibi; “Korkarak yaşarsan yalnızca hayatı seyredersin!”

Belki de sır burada… Seyretmekten yorulmadın mı? Yaşama ruhunu katmadan asla gerçeğe varamayacaksın. Ait olduğun zamanda yaşamalı, mutluluğu başkasında değil ‘kendinde’ aramalısın.

Hayata ruhunu kat, daha çok sev, daha çok hayal kur, daha çok iste…

Çokça anı biriktirmeli, çokça sevgi vermeli, çokça iyilik, çokça dua etmeli!

Yaşamı sevmeli, yaşamayı bilmeli, cesur olmalı…

Bu kadar basit, haydi sende katıl hayata!

Seyretme ‘cesaret et’!

Öyle bir hayat yaşadım ki
Cenneti de gördüm Cehennemide
Öyle bir aşk yaşadım ki
Tutkuyu da gördüm pes etmeyi de

Bazıları seyrederken hayatı en önden
Kendime bir sahne buldum oynadım
Öyle bir rol vermişler ki
Okudum okudum anlamadım

Kendi kendime konuştum bazen evimde
Hem kızdım hem güldüm halime
Sonra dedim ki söz ver kendine

Denizleri seviyorsan dalgaları da seveceksin
Sevilmek istiyorsan önce sevmeyi bileceksin
Uçmayı seviyorsan düşmeyi de bileceksin
Korkarak yaşıyorsan yalnızca hayati seyredersin, seyredersin

Öyle bir hayat yaşadım ki
Son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki zaman
Hep acele etmem bundan anladım

Kendi kendime….

Denizleri seviyorsan….

Şebnem Ferah